
Mercan Kalesi ve Sessiz Balık - Uzun Çocuk Masalları
Paylaş
1. Bölüm: Okyanusa Özlem
Bir zamanlar deniz kıyısında küçük bir kasabada yaşayan Lina adında 8 yaşında bir kız çocuğu varmış. Lina denizi çok severmiş ama yüzme bilmiyormuş. Dalgaların sesiyle uyur, deniz kabuklarını biriktirir, ama suya girmekten hep korkarmış.
Babası denizciymiş ama bir gün fırtınaya yakalanıp dönmemiş. O günden sonra Lina denize hem hayranlık hem de hüzünle bakar olmuş.
Kasabanın kıyısında bir efsane dolaşırmış. Derlermiş ki:
"Okyanusun derinliklerinde, konuşamayan bir balık varmış. Bu balık, deniz altının melodisini taşıyan son canlıymış. Eğer bir gün biri onun sesini duyamadan kalbini anlayabilirse, Mercan Kalesi yeniden uyanırmış."
Lina bu hikâyeye bayılırmış. Bir gün, kıyıdaki yosunların arasına sıkışmış parlayan bir pul bulmuş. O kadar güzelle parlıyormuş ki sanki canlıymış. Elini uzatmış ve birden dalgalar onu yavaşça içine çekmiş.
Gözlerini açtığında… suyun altındaymış!
Ama boğulmuyormuş.
2. Bölüm: Sessiz Balık Mura
Lina nefes alabiliyor, saçları suyun içinde dalgalanıyormuş. Her şey gerçek gibiydi ama büyülüydü. Etrafında rengârenk balıklar, dans eden deniz yıldızları ve yosunla kaplı yollar varmış.
Tam o sırada küçük bir balık ona yaklaşmış. Gözleri kocaman, pulları ay ışığı gibi parlıyormuş. Ama diğer balıklardan farklıymış: Sessizmiş. Ağzını açıyor ama hiç ses çıkmıyormuş.
Balığın adı Mura’ymış.
Lina bir an korkmuş ama sonra balığın gözlerinde bir şey görmüş: yalnızlık.
Mura yüzgeciyle bir işaret yapmış ve bir yöne yüzmüş. Lina onu takip etmiş. Yol boyunca konuşan midyeler, şarkı söyleyen yosunlar, gülümseyen deniz atlarıyla karşılaşmışlar.
Ama denizaltı sessizmiş. Çünkü bir şey eksikmiş: melodi.
Bir zamanlar deniz altı müzikle çınlarmış. Rüzgâr gibi dalgalar, şarkı söyleyen balıklar… Ama Mercan Kalesi sustuğundan beri okyanus sessizleşmiş.
Mura, bu sessizliği taşıyan son balıkmış.
3. Bölüm: Mercan Kapıları
Mura, Lina’yı dev bir mercan dağına getirmiş. Mercanlar kurumuş, rengi solmuş. Ortasında dev bir kapı varmış: Mercan Kalesi.
Üstünde şu yazı parlıyormuş:
"Sesin yoksa kalbinle aç. Kalbin sessizse dostlukla konuş."
Kapı açılmıyormuş. Çünkü herkes yıllardır sesiyle kapıyı açmaya çalışmış. Ama Mura’nın hiç sesi yokmuş.
Lina anlamış: Bu kapı yalnızca kalple açılır. Sessizliği anlayabilen biri tarafından…
Mura gözleriyle Lina’ya bakmış. Lina elini Mura’nın yüzgecine koymuş ve fısıldamış:
– “Ben de bazen konuşmak istemem. Ama kalbim dolu olur…”
O anda kapı titremiş. Mercanlar yavaşça parlamaya başlamış. Kapı açılmış. Mura titremiş. Çünkü içeri girmek için yıllardır bekliyormuş.
İçeride her şey kristal gibiydi. Tavandan sarkan deniz incileri, yavaşça akan su tünelleri… ve tam ortada dev bir Müzik Mercanı.
Ama mercan kırıkmış.
4. Bölüm: Kaybolan Melodi
Kalenin bekçisi bir ahtapotmuş: Tuna. Sekiz koluyla eski notaları tutan, unutturmamaya çalışan yaşlı bir ahtapot.
Tuna Lina’yı görünce şaşırmış:
– “İlk kez bir insan buraya kalbiyle geldi. Sen onun sesi olmuşsun…”
Mura'nın etrafında dönen Tuna anlatmış:
– “Mercan Kalesi, deniz melodilerini dünyaya gönderirdi. Ama zamanla kimse denizin sesini dinlemedi. Gürültüler, motorlar, balıkçı ağları… Ve sonunda müzik sustu.”
Lina'nın kalbi burkulmuş. Denizi sevmek başka, dinlemek başka bir şeymiş.
Tuna devam etmiş:
– “Mercan’ı onarmak için eksik olan parça: Sessiz Kalp.”
Bu, sadece gerçekten anlayan bir dostlukla mümkünmüş. Mura ve Lina birbirlerine bakmışlar. Sanki kelimelere gerek yokmuş.
5. Bölüm: Sessiz Kalbin Gücü
Tuna, Lina ve Mura’ya son görevi vermiş:
– “Derin Sessizlik Mağarası’na gitmelisiniz. Orada kalbinizdeki gerçek sesi bulacaksınız.”
Mağaraya giderken yollar tehlikeliymiş. Sessizlik o kadar derinmiş ki, düşünceler bile yankılanıyormuş. Lina kendi sesini bile duyamamış. Ama Mura hep yanında yüzmüş. Bazen yüzgecini Lina'nın eline değdirmiş.
Bir noktada Lina yalnız kalmış. Mura kaybolmuş. Karanlık çökmüş.
Ama Lina içinden konuşmuş:
– “Ben yalnız değilim. Onu hissediyorum.”
O anda ışık belirmiş. Mura geri gelmiş. Elinde parlak bir mercan parçası varmış. Bu Sessiz Kalp’miş.
Kalpleri birbirine bağlı olduğu için bulabilmişler.
6. Bölüm: Mercan Uyanıyor
Kale'ye döndüklerinde Tuna gözyaşı dökmüş. Sessiz Kalp yerleştirilmiş. Mercan parlamış, titreşim başlamış… Ve sonra…
Müzik!
Dalgaların içinden yükselen tatlı bir ezgi, rüzgârla karışan bir melodi, kabukların çıngırağı gibi bir ses yayılmış tüm denize.
Balıklar dans etmiş. Mercanlar rengarenk parlamış. Deniz, yeniden duyulmuş.
Mura’nın gözlerinden yaşlar süzülmüş. Belki sesi yoktu ama artık kalbi duyuluyordu.
Lina, Mura’ya sarılmış. Tuna fısıldamış:
– “Sen artık Deniz’in Dostusun. Ve bir gün geri dönüp melodileri yeniden dinleyeceksin.”
7. Bölüm: Dönüş ve Umut
Lina gözlerini açtığında kıyıdaydı. Elinde hâlâ Mura’dan kalan parlak pul vardı. Ama artık başka biriydi. Yüzme öğrenmişti. Korkusu değil sevgisi ağır basıyordu.
Annesine sarılmış ve demiş ki:
– “Deniz bizimle konuşurmuş. Sessizce… Dinlersen duyarsın.”
Ve o günden sonra Lina her sabah kıyıya gider, sessizce oturur, Mura’nın melodisini dinlermiş. Kasabanın çocuklarına da öğretmiş:
“Denizi sevin ama onu dinlemeyi de unutmayın.”
Çünkü bazen en büyük şarkılar… sessizlikte saklıymış.